top of page
Search

Heartbreaking Teachers: Wounds Opened and Never Closed a Lifetime /Kalp Kıran Öğretmenler: Açılan ve Hayat Boyu Kapanmayan Yaralar


English version below.

Bir insanın hayatında öğretmenlerinin ne kadar önemli bir rol oynadığını biliyorum. Şu an bir kitap okuyorum ve kalbimi kıran bir şeyler yazmış yazar. Ne yazık ki çok da tanıdık. Yazar, kitabın bir bölümünde Türkçe öğretmeni ile ilgili anılarını anlatıyor. Yaşamının sonlarına yaklaşmış bu kişi, ortaokul ve lise hayatını travmatik hale getiren bu öğretmeni unutamamış. Neden mi? Pek çok olaydan bir örnek: yazarı küçükken bir köpek ısırmış. Sınıfta bu olayı anlattığında öğretmeni ‘köpeğe bir şey oldu mu?’ diye sormuş. Bunun gibi pek çok sefer alay etme ve onur kırma fırsatını kaçırmayan bu öğretmeni yazar ömrü boyunca unutamamış. Senelerce onur kırıcı hakaretlerden sonra mezuniyet günü ‘hadi öp bakalım elimi, artık gidiyorsun’ demiş bir de. Sizce yazar ne yapmıştır? Bunu yazının sonuna saklıyorum.


Benim de ilkokul ve ortaokul yıllarımda onurumu kıran çok öğretmenim vardı. Şimdi akademisyen ve çevirmen olabilirim, fakat ilkokul ve ortaokul yıllarımda oldukça yaramazdım. Öğretmenler de yaramazları pek sevmezler. Tembel değildim, sadece geç öğreniyordum. Herkes bir defa okurken ben üç defa okumak zorunda kalıyordum. Sürekli itilip kakıldığımı hatırlıyorum. Kendimce rol model aldığım bir kadın öğretmenden yıl sonunda anı defterime bana not yazmasını istemiştim. Ne büyük hayallerle defteri verdiğim hoca, ‘güzelliğinle değil aklınla dikkat çekmeye çalışsan daha iyi edersin’ yazmıştı. İlkokuldayım? İLKOKUL. Ne güzelliği ne dikkati?


Bugün hâlâ matematikte sorun yaşıyorum. Bu dersi oldum olası sevemedim, nedeni ise zor olması falan değil: çarpım tablosunu ezberleyemeyenlerin beden eğitimi dersine çıkarılmamış olması. Evet evet, çarpım tablosu ve beden dersi ne alaka demeyin. Eğer ezberleyemediyseniz -ben ve birkaç arkadaşım hiç ezberleyemezdik- diğerleri bahçede koşup oynarken biz sınıfta kös kös otururduk.


İngilizce öğretmeni oldum şimdi ama ortaokulda İngilizceden bütünleme sınavına kaldım. Tam hatırlayamıyorum hangisi olduğunu ama ayran ya da limonata tarifiydi. Bir kurulun önünde bunlardan birini İngilizce olarak anlatarak dersi geçmiştim. Bir de şimdi hiperaktivite ve dikkat bozukluğu denilen illet yüzünden ders çalışırken sakız çiğneme alışkanlığım vardı. Bunu okulda da sürdürdüğüm için İngilizce hocam tarafından ‘sen asla akıllanmazsın Dilek!’ diye sınıf ortasında defalarca azarlandım. Sessiz sessiz sakız çiğniyorum ya hu! Ne var bunda? (Bu yüzden öğrencilerimin sakız çiğnemesine, sınıfta dolanmasına, ayakta ya da yatarak ya da ters dönmüş ya da koşarak ders dinlemesine hiç karışmam) Burada da sakız çiğnemenin konsantrasyonu artırabileceğine dair milyon tane araştırmadan örnekler var: Allen AP, Smith AP. Chewing gum: cognitive performance, mood, well-being, and associated physiology & https://www.scientificamerican.com/podcast/episode/gum-chewing-may-improve-concentrati-13-03-26/)



Fotoğraf: Dayısının aldığı yazı tahtasında resim çizen, kelime ve harf çalışan Dilek. Bunu -fotoğrafta da görüldüğü gibi- evde elektrikler kesikken bile yapan 6 yaşında bir çocuk. / Me at six, drawing on a chalkboard my uncle bought, practicing words and letters—even when the power was out, as you can see in the picture.
Fotoğraf: Dayısının aldığı yazı tahtasında resim çizen, kelime ve harf çalışan Dilek. Bunu -fotoğrafta da görüldüğü gibi- evde elektrikler kesikken bile yapan 6 yaşında bir çocuk. / Me at six, drawing on a chalkboard my uncle bought, practicing words and letters—even when the power was out, as you can see in the picture.


İnstagram hesaplarıma (@bloomsandboardingpasses) giderseniz genelde öğrencilerimle aram akademik ve manevi açıdan iyidir çünkü benden çok daha iyi düzeyde olmaları için kendimi paralarım. Her zaman da öğretmenleri el üstünde tutarım ve bunu alenen de herkese gösteririm. Fakat mütemadiyen iyi öğretmenlerden bahsedecek değilim. Öğretmenler saygı, disiplin veya ‘düzgün’ bir öğrenci bekler her zaman evet ama hangi öğrencinin ne zaman nasıl bir akademik atak yapacağını ya da aydınlanma yaşayacağını bilemeyiz. Herkesin ilerleme hızı kendine göre farklıdır. Hangi öğrenciden nasıl bir cevher çıkacağına birkaç yılına ya da davranışına bakarak karar veremezseniz. Gerçek saygı sevgiden beslenir. Elini uzatan öğretmenini tersleyerek elini öpmeyi reddeden yazarımız gibi ben de bazı öğretmenlerimle görüşmeyi kesmek, onlardan bıraktıkları travmaların öcünü almak isterdim. Ama böyle yapmıyorum. Sevginin her şeyi iyileştirebileceğine olan inancım beni nefret içeren her türlü davranıştan alıkoyuyor ama bazı şeyleri de yazmadan edemiyorum. Öğretmen arkadaşlarım bana kızmasın. Yıl 2025. 2006-2007 doğumlu öğrencilerimden bugün hâlâ öğretmenlerinden dayak yedikleri ya da onur kırıcı hakaretlere maruz kaldıkları ile ilgili hikâyeler dinliyorsam, 50 sene öncesini anlatan yazarın dünyasıyla şimdi arasında ne fark var?



I know how decisive a role teachers play in a person’s life. I am currently reading a book, and the author has written something that broke my heart—sadly, all too familiar. In one chapter the writer recalls a Turkish-language teacher whose cruelty scarred both middle- and high-school years. Near the end of his life, the author still cannot forget that teacher. Why? One example among many: as a child, the author had been bitten by a dog; when he told the story in class, the teacher smirked, “But is the dog all right?” That teacher never missed a chance to mock or humiliate. After years of insults, the day of graduation finally came: “Come on, kiss my hand—off you go now,” the teacher said. What do you think the author did? I will save that for the end.


I, too, had plenty of teachers who wounded my pride in primary and middle school. I may be an academic and a translator today, but back then I was considered quite mischievous. I was not lazy—just a slow learner. While most classmates read something once, I needed three passes. And teachers, as we know, don’t like “troublemakers.” I remember being pushed and shoved a lot. At the end of one school year, I asked a female teacher I admired to write in my autograph book. Dreaming of kind words, I handed it over. She wrote, “Instead of relying on your looks, you’d do better to attract attention with your brains.” I was in primary school—primary school! What “looks”? What attention?


To this day I struggle with math. The reason is not that it was hard, but that anyone who failed to memorise the times table was barred from PE class. Yes—times tables and gym, believe it or not. Those of us who just couldn’t memorise were left sitting glumly in the classroom while the others ran and played outside.


I may be an academic and a translator today, but back then I was considered quite mischievous. I once had to take a remedial exam in English. I can’t recall whether it was for ayran (a Turkish drink with yoghurt and water) or lemonade, but I passed by explaining one of those recipes in English before a group of teachers. Back then I used to chew gum while studying—because of what we now call ADHD and hyperactivity. Because I chewed gum at school, my English teacher would scold me in front of the class: “You’ll never learn, Dilek!” Quietly chewing gum—what harm was that? (That is why I never object when my students chew gum, wander around, stand, sprawl, or even listen to me upside down.) (By the way, there are countless studies showing that chewing gum can boost concentration anyway.) Allen & Smith, “Chewing Gum: Cognitive Performance, Mood, Well-Being, and Associated Physiology”; see also Scientific American, “Gum Chewing May Improve Concentration” (26 Mar 2013).


We will not always speak only of good teachers. Yes, teachers expect respect, discipline, and “proper” students—but we can never know when a learner will make an academic leap or experience an epiphany. Everyone’s pace is different. You cannot judge the gem inside a student by a few years or a few behaviours. As that author I read said, true respect feeds on love. Like the writer who refused to kiss the teacher’s hand, I too would like to break ties with some of my teachers to avenge the traumas they left. Yet I don’t. Despite these negative experiences, I believe in the healing power of love and understanding each student's unique pace of learning. My faith that love can heal everything keeps me from any act driven by hatred, though I can’t help writing these things down. Fellow teachers, please don’t be angry. If in 2025 I’m still hearing stories from students born in 2006-07 about being beaten or publicly humiliated by their teachers, what has changed since the world the author describes fifty years ago?

 
 
 

Comentários


bottom of page